E N B Ü Y Ü K
S I R
Dünyayı değiştirecek kitap
D A V I D I C K E
GİRİŞ YAZISI
[daha fazla İngilizce
bilgi için: www.davidicke.com ]
Delilik ?
Bu kitapta yazdıklarım için beni deli çıkartacak birçok
kişi vardır.
Onlara cevabım:
Dünün delisi, ayaklarını yere sağlam bastığı
için, bugünün kudretli doğruluk simgesidir.
Özgür bir Dünya ?
Ben bir uzaylı mıyım? Engin uzayın erkeklerini
kucaklayan Dünya kadınlarının üremesinden oluşan bir
ırkın mensubu muyum? Çocuklarım ilk gezegenlerarası
ırkın yavruları mı? 190 yıl önce tüm dünya
milletlerinin kaynaşma potasına konulmasıyla oluşan ABDnin
kurulması gibi, gezegenlerarası topluluğun kaynaşma
potası bizim gezegenimiz üzerinde mi kuruldu?
Yoksa, bu düşünceler sadece ileride olabilecek şeylerle mi ilgili? Toplumun herhangi bir sorumlu ajansı tarafından uyarılmadan dahi, hapse atılmaktan dolayı, kendimi bu tür düşüncelere sahip olma ve bu tür sorular sorma hakkına ve ayrıcalığına laik görüyorum...Bilimsel sansürün, katı, kuramcı, kendi kendini atamış, öldürmeye hazır hiyerarşik birliğinin eşiğinde, bu tür düşünceler yayınlamak ve bildirmek aptalca görünebilir. Yeterince kötü biri bu düşüncelerle herşeyi yapabilir. Hala daha yanlış olma hakkı elde edilmeli. Ağaçlar arasında vahşi kediler olduğu için, bir ormana girmekten korkmamalıyız. Hakkımızı başkalarının kontrolü altındaki spekülasyonlara vermemeliyiz. Şu andaki kurulmuş düzenin idarecilerinin korktuğu da, bu tür spekülasyonlarla sorulması yasak hale getirilmiş, bu belli başlı sorulardır... Ama evrensel çağa girerken, hepimiz muhakkak, başkaları tarafından rahatsız edilmeyerek, daha yeni, hatta daha aptalca sorular sorma hakkımız üzerinde ısrar etmeliyiz..
[BİLİMADAMI, WILHELM REICHin UZAYLA TEMAS adlı
kitabından alınmıştır. REICH, 3 Kasım 1957de,
bir Amerikan hapishanesinde öldü.]
G İ R İ Ş
İnanılmaz bir global değişikliğin eşiğinde bulunmaktayız. Dünyadaki hayatın (zaman diye adlandırdığımız kavrama göre) geleceğini etkileyecek bazı kararları vereceğimiz bir dönüm noktasındayız. İnsanlığı binlerce yıldır hapsetmiş zihinsel ve duygusal zindanların kapılarını sonuna kadar açıp fırlatabiliriz. Ya da bu zindanları kontrol edenlerin, global bir hükümet, ordu, banka, para birimi ve de mikroçiplenmiş bir nufüs ile gezegenimiz üzerindeki bütün erkek, kadın ve çocuğun zihinsel, duygusal, ruhsal ve fiziksel köleliğini içeren planlarını tamamlamalarına izin veririz.
Kulağa inanılmaz geldiğini biliyorum, fakat eğer insanoğlu gözünü en son oynamakta olan pembe diziden ve talk-showdan kaldırıp, yeterince uzun bir süre için beyniyle konsantre olsa, bu olayların gelecekte olacağını değil, şu anda olmakta olduğunu görebilir. Global politikanın, iş dünyasının, bankacılığın, orduların ve medyanın merkezi kontrol altına girmesi saat başı hız kazanmakta. İnsanların mikroçiplenmesi şimdiden önerildi ve birçok açıdan yoluna girmiş durumda. Gizli bir planın uygulamaya konulacağı her durumda, her zaman gizlenmiş şeyleri insanlığın fiziksel gerçekliğine yerleştirmek için son bir darbe vardır. Şimdi de global banka ve iş imparatorluklarının hızla birleşmeleri ve politik ve ekonomik kontrolün Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Çok Milletli Yatırım Antlaşması, ve Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve G-7/G-8 Zirveleri gibi daha birçok globalleşen kurumlar ve örgütler ile merkezileştirilmesini, bahsettiğim son darbe olarak görmekteyiz. Bütün bu sabit ve koordine merkezileşme ve globalleşmenin arkasında kökleri Orta ve Yakın Doğuya dayanan, bir çok türün üremesinden oluşmuş bir ırk (kabile) yatmaktadır. Orta ve Yakın Doğudan çıkıp Avrupadaki kraliyet, aristokrasi ve papazlık olan bu ırk, daha sonra, özellikle de Büyük Britanya (Birleşik Krallık) sayesinde, gücünü dünyanın dört bir yanına yaydı. Bu durum da kabileye soyunu, İngiliz ve Avrupa güçlerinin girdiği her ülkede, devam ettirme ve yaygınlaştırma fırsatı verdi. Bu ülkeler arasında, ırkın planını gerçekleştirme amacıyla oynadığı oyunun önemli bir bölümünün oynandığı, Amerika Birleşik Devletleri de bulunmaktadır. Şimdiye kadar 40 üzerinde başkan edinen ABDde, başkanların 33 tanesi genetik olarak iki kişiye bağlı: İngiltere Kralı Alfred the Great ve 9. yüzyıl Fransasının meşhur hükümdarı Charlemagne. Bütün bu geçen zaman süresince, bu ırkın planı yavaşca uygulanmış ve merkezi global kontrolün mümkün olduğu bugüne gelmiştir.
Eğer çarçabuk uyanmazsak, dünyadaki hayatın ne olacağını bilmek istiyorsanız, Nazi Almanyasına bir göz atın. Illuminati (kendilerini aydınlanmış saymalarından geliyor) adını verdiğim bu ırkın planı 2000 yılı ve yeni yüzyılın ilk 12 yılı çerçevesinde göz önüne serilirken, bütün dünya insanlarını bekleyen hayat Nazi Almanyasının ta kendisi. Özellikle 2012 tartışacağımız nedenlerden dolayı çok kritik bir yıl olacak. İnsanlar, içine girmekte olduğumuz cehennemin ve çocuklarımızın refah ve huzur içinde yaşaması için bıraktığımız dünyanın doğasının nasıl olduğu hakkında hiçbir fikre sahip değiller ve de hiç de endişelenmemekteler. Belirgin olanı umursamazlıktan gelip gözlerinin önündeki gerçeği reddetmeyi tercih ediyorlar. Kendimi tarlada telaşla koşuşturup bağıran inek gibi görmekteyim : Hey ! Biliyor musunuz? Her ay arkadaşlarımızı alıp götüren o kamyon var ya? Düşündüğümüz gibi o kamyon dostlarımızı başka bir tarlaya götürmüyormuş! Onları kafalarından vurup, kuruyana kadar kanlarını döküp, kesip sonra da küçük parçalara bölüp paketlere koyuyorlarmış. Sonra da insanlar onları satın alıp yiyorlarmış !.. Sürünün geriye kalanının reaksiyonunu düşünsenize : Sen kafayı yemişsin ahbap! İnsanlar hiçbir zaman böyle şeyler yapmaz ! Zaten, o kamyon şirketinde hisselerim var ve bundan iyi bir kazanç sağlıyorum.. Kapa çeneni ! Boş yere spekülasyon ve panik yaratıyorsun !
Açıklamakta olduğum plan binlerce yıldır hazırlanmakta ve şu anki durumu olan tamamlanmaya doğru ilerliyor. Bunun nedeni ise insanoğlunun şuurunu, zihnini ve sorumluluklarını elinden çıkarmasıdır. İnsanlık şu anda sadece kendi için doğru olanı yapmayı tercih etmekte ve davranışının daha geniş alandaki etkilerinin, insanoğlunun varlığı için ne olacağını düşünmemektedir. Umursamazlıktan gelme saadettir denir.. Bu doğrudur ama sadece kısa bir süre için. Umursamazlıktan gelmenin tam anlamıyla saadet ve mutluluk olabilmesi demek, gelmekte olan bir kasırgayı görmemezlikten gelip böylece endişelenmemek ve korunmak için hiçbir önlem almaya ihtiyaç duymamaktır. Fakat kafanız kumda ve kıçınız havada olduğunda, kasırga hala daha geliyor olacaktır. Eğer kafanızı kaldırarak baksaydınız ve kasırga gerçeğiyle yüzleşseydiniz, felaketi önleyebilir durumda olacaktınız. Fakat umursamazlıktan gelerek ve gerçeği reddederek büyük bir güçle ve en aşırı durumlarda savunmanızı şimdi rahatca yapabilirsiniz, çünkü kasırga görmemezlikten geldiğiniz için en hazırlıksız ve en beklenilmedik zamanda vurmuştur. Dediğim gibi umursamazlıktan gelme mutluluktur ama sadece kısa vadede. Kendi gerçeğimizi, kendi düşüncelerimiz ve davranışlarımız ile yaratırız. Her hareketimiz veya hareketsizliğimizin bir önemi vardır. Şuurumuzu (zihnimizi) ve sorumluluklarımızı elden çıkarmamız, yaşamımızı elden çıkarmamız demektir. Eğer yeterli sayıda kişi bunu yaparsa, dünyamızı elden çıkarmış oluruz ve bu da bilinen insan tarihi boyunca yaptığımız tek şey ! Birkaç kişinin, büyük toplulukları kontrol edebilmesinin de nedeni budur. Günümüzdeki tek fark, şu anda birkaç kişinin, iş dünyasında, bankacılıkta ve iletişimdeki globalleşme sayesinde, bütün gezegeni idare altında bulunduruyor olmasıdır. Bu idarenin temeli her zaman ayni olmuştur : İnsanların umursamazlık içinde olmalarını sağla, korku içinde olmalarını sağla, birbirleriyle savaşıyor olmalarını sağla. Ve en önemli bilgiyi kendine saklarken, insanları bölerek, kontrol altında tut ve onlara hükmet. Ve bu kitapta göreceğimiz gibi, insanlığı kontrol etmek için bu yöntemleri kullanan şahıslar, ayni gücün, ayni üreyen kabilenin üyeleri ve günümüzde yolculuğunda zirve noktasına ulaşmakta olan uzun vadeli bir planın takipçileridir. Global faşist devlet burnumuzun dibinde !
Halbuki, durumun düzeltilmesi olası...Gerçek güç, çoğunluğun elindedir, birkaç kişinin değil..Aslında sonsuz güç her bireyin içinde mevcuttur. Birkaç kişi tarafından kontrol edilebilmemizin sebebi, kendi kaderimizi çizebilme gücüne sahip olmadığımızdan kaynaklanmıyor, o gücün hayatımızın her saniyesi elimizden uçup gitmesine seyirci kalmamızdan kaynaklanıyor. Hiç hoşumuza gitmeyen birşey olduğunda, daima olay için suçlanacak başka birini ararız. Dünyada bir problem olduğunda, Bu probleme karşılık ne yapacak onlar? diye sorarız. İşte bu noktada, onlar, -ki problemi en başında gizlice kendileri yaratmıştır- bizim bu isteğimiz, bu reaksiyonumuz üzerine, istedikleri çözümü sunarlar; gücün, kontrolün ve iktidarın daha fazla merkezileştirilmesi ve özgürlüğün gitgide daha da fazla zedelenmesi... Eğer polise, güvenlik kurumlarına ve orduya daha fazla güç ve kontrol vermek ve halkın bunu sizden istemesini, sizin yapmanızı beklemesini istiyorsanız, daha fazla suç, şiddet ve terrorizm olmasını garantilemeniz, sizi amacınıza çok kolay bir şekilde ulaştırır. İnsanların soyulmaktan, bombalanmaktan, saldırıya uğramaktan dolayı korku içindelerse, sizin, onları korkmaya programlandıkları şeylerden korumanız için, size özgürlüklerini vermeye hazır olacaklardır. Bu tekniğin adı, Problem Reaksiyon Çözümdür. Problemi yarat, birşeyler yapılması lazım reaksiyonunun ortaya çıkmasını sağla, ve en başından beri sunmak istediğiniz çözümü hiç karşı çıkma görmeden sun. Kaosu sen yarat ve sonra düzeni sen sağla.. Kendi düzenini..
Kitleler, bir çok duygusal ve zihinsel kontrol çeşitleriyle, sürü halinde götürülüp yönlendirilmektedir. Bunu başarmanın tek yolu budur. Birkaç kişi, milyarları fiziksel olarak kontrol altında tutamaz, nasıl ki çiftlik hayvanları, eğer birçok insan onları çiftlikte tutabilmek için çalışmıyorsa, kontrol edilemez. İngilterede bir mezbahadan iki domuzun kaçması bir haber olmuştu ve birçok insanın onları yakalamak için çabasına rağmen yakalanmamışlardı. Olaydan hemen sonra iki domuz da ulusal şöhret olmuştu. Global nüfusun fiziksel kontrol edilmesi işlemez. Fakat ayrıca, eğer insanların senin yapmalarını istediğin şeyi yapmaya karar vermelerini ve senin sunmak istediğin yasalara ihtiyaç duymalarını sağlamak için, onların nasıl düşünmeleri ve hissetmeleri gerektiğini idare altına alabilirsen, zaten fiziksel kontrole ihtiyacın kalmaz. Bu çok eski bir atasözüdür: Eğer birinin birşey yapmasını istiyorsan, onu, yapmak istediği şeyin kendi fikri olduğuna inandır.. İnsanlık zihinsel olarak kontrol altında bulunmaktadır ve filmlerde gördüğümüz zombilerle tıpatıp aynidir -sadece çok az farkla birazcık daha bilinçlidir. Zihinsel kontrolün tanımı, bir insanın zihninin idare edilmesi ve böylece sizin istediğiniz şekilde düşünmesinin ve böylece davranışta bulunmasının sağlanmasıdır. Bu tanım altında, sorulması gereken soru, kaç kişinin zihinsel olarak kontrol altında olduğu değil, kaç kişinin zihinsel olarak kontrol altında olmadığıdır. Aslında herkes, az veya çok, belli bir kapsamda zihinsel kontrol altında bulunmakta.. Eğer ihtiyacınız olmayan veya istemediğiniz birşeyi, bir reklam veya teşvik edici ilanla almaya ikna olursanız, zihinsel kontrol altındasınız demektir. Eğer bir kişi veya bir olay hakkında gerçeğin çarptırılmış bir şekilde yazıldığı bir yazıyı okuyup, o kişi ve olay hakkındaki kendi görüşleriniz değişmesine izin verirseniz, yine zihinsel kontrol altındasınız. Silahlı kuvvetlerdeki eğitime bir göz atın: Kusursuz bir zihinsel kontrol göreceksiniz. İlk gününüzde, soru sormadan emirlere uymayı öğretildikten sonra, eğer ucu sivri bir şapka giymiş ayının biri, size hiç tanımadığınız ve bilmediğiniz birini vurmanızı söylerse, onu vurmak zorundasınız. Bu Emredersiniz, efendim mentalitesidir ve ordu dışındaki hayatta da yaygındır. Evet.. Doğru olmadığını biliyorum.. Ama patronum bana öyle yapmamı söyledi ve başka seçeneğim yok. Başka seçeneğin yok ? Her zaman başka seçenekler vardır. Her zaman, seçmek istediğimiz ve daha az seçmek istediğimiz, bir çok seçeneklerimiz vardır. Her zaman seçme şansımız vardır. Kısacası bu da bir başka sorumluluktan kaçma yolu..
Zihin kontrol etme tekniklerinin sayısı sonsuzdur. Zihninizi isterler, çünkü eğer ona sahip olurlarsa, size sahiptirler demektir. Cevabı zihinlerimizi geri kazanmakta, kendimiz için düşünmekte ve diğer insanları da farklı olma suçuyla aşağılamayıp ve yargılamayıp onların da ayni şekilde kendileri için düşünmelerine izin vermekte aramalıyız. Eğer bunu yapmazsak, bahsedeceğim plan uygulanmaya konulacaktır. Eğer zihinlerimizin kontrolünü tekrar kazanıp, zihinsel egemenliğimize sahip olursak, Plan gerçekleşemez çünkü varlığının temeli ortadan kalkmış olacaktır. 20den fazla ülkede konuşup araştırma yaptım ve her birinde de ayni gelişmeyi görmekteyim. Benzer siyasetler ve yapılar, global plan ile paralel bir şekilde, sunulmakta.. Ama ayni zamanda, sayıları gittikçe artmakta olan birçok insan ise ruhsal alarm saatini duymakta, zihinsel ve duygusal uykularından yani dünyevî büyüden kurtulmakta ve global uyanış hız kazanmakta..2012ye ilerleyen milenyum yıllarında hangi güç galip gelecek ? Bu bize bağlı.. Düşünce ve davranışlarımızla kendi gerçekliğimizi yaratırız.. Ve düşünce ve davranışlarımızı değiştirmekle de dünyayı değiştiririz.. Bu kadar basit.
Bu kitapta bu üreyen genetik ırkın tarihini ve Global Planın esas doğasını sunup açıklayacağım. Ve vurgulamalıyım ki, Bir Global Planı açığa çıkarmaktayım, herhangi bir komployu falan değil.. Bu planın komplo kısmı insanları zihinsel olarak kontrol etmekte ve planın uygulmaya konulmasını kesinleştirmekte kullanılıyor.. Bu komplolar üç ana biçimde bulunur: Planı tehdit etmekte olan insanları ve organizasyonları silmek ve ortadan kaldırmak için komplo kurmak (örneğin; Galler Prensesi Diananın suikasti); Planı yürürlülüğe koyacak insanları iktidar pozisyonlarına sokmak (örneğin; George Bush, Henry Kissinger, Tony Blair,......); toplumun Planın yürürlülüğe girmesine ihtiyaç duymasını sağlayacak olan olayları yaratıp Problem-Reaksiyon-Çözüm metodu ile Planı sunmak için komplo kurmak (savaşlar, terörist bombaları, ekonomik krizler).. Böylece tüm bu görünüşte alakasız olaylar ve idare etme yolları, Ayni Planı sunmak için kurulmuş Ayni Komplonun bölümleri olurlar. Önümüzdeki aylarda ve bunu takip eden yıllarda, her bir gazeteyi eline aldığınızda, televizyonu açtığınızda ve politik veya iş dünyası liderlerinin konuşmalarını duyduğunuzda, sizlere kitaplarımda sunduğum bilgiyi göreceksiniz. Şimdiden de görebilirsiniz, eğer büyük örtbası anlamışsanız.. Bu yaptığım kehanet değil, sadece Planın öncelikli bilgisi.. O zaman bir iki yıl içerisinde global faşist devlet realize olacak mı? Bu soru, ancak bir başka soruyla cevaplandırılabilir:
İnsan mı olacağız yoksa koyun mu kalacağız ?
Plan ikinci seçeneğe ihtiyaç duymakta..
Hayat
sonsuzdur...
Ve
herşey aydınlanma yolunda birer deneyimdir...
Anlayışın
en yüksek seviyelerinden bakıldığında,
İyilik
veya kötülük - İyi veya Kötü yoktur..
Yalnızca
BİLİNÇ vardır;
Seçimler
yapan ve tüm yaşanılabilecek deneyimleri yaşayan..
Link URL for websites
http://www.davidicke.com/turkey/icke/articles3/daysdecision-tr.html (Turkish)
David Icke Turkish Menu Page
Feel free to post this page URL anywhere!